Associated Press diyemeyen GAZETECİ!..
YPG'yi olduğu gibi Ajans Press, Times, CNN gibi okyanus ötesi devletin yani dünyanın cendermesi dediğimin desteklediği nice ajansların yanında devletin resmi haber kanalı olan Anadolu Ajansı misali, ajanslar ve 20 Ocak'tan hemen sonra atari oyunu oynadığını iddia ettiğim Ukrayna ile yaptığı sözde savaşa son vereceği söylenen Rus devletinin desteklediği Sputnik gerçeklerin okunmasının, izlenip, duyulması için güvenlik güçlerinin imkânları ve diğer çeşitli imkanlarla alanları kısıtlanan haber ajanslarını oluşturan meslektaşların günü olarak bilinen “Çalışan Gazeteciler Günü” yani yeni bir 10 Ocak'ta 'Ey halkım sana rağmen ölmedik, direndik' diyerek yine birlikteyiz.
Aynı zamanda biz gazetecilerin, 'Ey halkım' dediklerimiz olanlara hizmet etmesi, yapmaları gerekenleri yapmadıklarını sertçe yazdığımız, kızdırdığımız 'İdareciler Günü' de olan 10 Ocak hem biz gazetecilerin hem de idarecilerin günü..
Ve bugün bolca 'Gününüz kutlu olsun' mesajları gelecek.'Tüm engelleme, yasaklamalara ve de baskılara rağmen iyi ki varsınız sizi kutluyoruz...' diye her seçim döneminde 'çıktı' denen Karadeniz'den olmasa da telefonlar, hazır kalıp jpg ya da video kliplerle biz gazetecilere bolca gazlar verilecek.
Ama bu mesajları yazanlar başta olmak üzere başı sıkışınca "yaz gazeteci yaz bizim köyün olmayan yolunu da yaz" diyen 'Ey halkım' dediklerimiz, 'Satılık, Havuz, Besleme' diyerek etmediği hakaretle suçladığı gazetecinin yazdığı gazeteyi de almaz, 85 milyonluk ülkede 200 bini magazin, spor, bulmaca olmak üzere bilinen, bilinmeyen ve tirajları bir milyonu bulmayan gazete satıldığından bihaberdir..
Gelelim biz gazetecilerin hak etmediği güne..
Yukarıda saydığımız ajanslar başta olmak üzere, gelen haberleri oturduğu yerden al/yapıştırla gazetemize, internet sitemize hatta sanal sayfamızda paylaşarak gazetecilik yaparız.
Çünkü Kırşehir'de, Kars'ta, Konya'da, Ardahan'da, Ankara'da hatta basının merkezi diye bilinen İstanbul'da birileri 'gazeteciyim' der, ama Karaman'da, İzmir'de, Afyon'da, Diyarbakır'dan hiç haber yokmuşçasına Asya'da adını sanını bilmediğimiz bir ülkeyle ilgili tarım haberini 'haber' diye sunarız, bir mankenin yarı çıplak fotoğrafını paylaştığı mesajı derbi maçının önüne alır, adeta paparazzilik yapar, bu çok önemli (!) mesajı siyasetin hatta takımım Fenerbahçe'nin Aslan'a yenildiği derbi maçının önüne alır çok önemliymiş gibi manşet yaparak gazetecilik hünerimizi ortaya koyarız...
Kısacası 657 ye tabii devlet memurları gibi resmi bilgiler dışında habercilik yapmayan kendileriyle birlikte aynı gün yani biz gazetecilerin de günü olan 10 Ocak'ta günlerini kutlayan iktidar temsilcisi siyasileri, kamu idarecilerini üzmeyen habercilik şeklinde gazetecilik yaparız.
Şimdi soruyorum ben Ardahan Habercisi iddiasıyla Ugan'da, Afrika'da da yaşanan 'Falan cemaatçe kuyu açıldı' haberini vererek mi gazetecilik yapacağım yoksa 'kar yağdı, hava dondu, karganın kırılan kanadını cendermeler iyileştirdi.' şeklinde haberler dışında haber göremediğimiz ve adını telaffuz edemediğimiz Associated Press Ajans haberleriyle geçiştirilen memleketim Ardahan'dan haber yaparken bu kentim gibi onca şehrin yoksulluk nedeniyle doymak için her yıl bin kişinin göç ettiğini ve onca resmi kurum ardından vergi toplayamayan ama zengin, yandaş, beşlileri af etmekle ünlü Maliye Bakanlığının ilçelerdeki Mal Müdürlüklerini kapatacağını da yazmayarak mı gazetecilik yapacağım.
Yani Kocaeli, Tokat, Hakkari, Sinop, Muğla, Kayseri, Hatay, Iğdır, Sivas haber sitelerine, bölge haberleri yaptıklarını iddia edip, iktidarın haberleri dışında haber vermeyen TRT gibi İletişim Başkanlığının kontrolünde olan 3-4 resmi ajanstan gelen haberlerle gerçekleri görmeyip, asıl haberciliği yapmayan biz gazetecilerin günümü 10 Ocak?!..
Yoksa İstanbul'un ortasında hem de Hrant Dink'i de öldüren faşist ve kafatasçı, faili meçhul cinayet şebekesinin zihniyetinin aynısını İstanbul'un ortasında Şişli'de öldürdüğü ve ağ saçlı bir hemşerimizin kazaen bir dönem belediye başkanlığını yapıp, öldürüldüğü sokağa adını bile veremediği hemşerim Ümit Kaftancıoğlu gibi ya da Diyarbakır'ın ortasında' vurularak öldürülen, “Apê Musa” olarak bilinen Kürt aydın, gazeteci ve yazar Musa Anter'in veya Ülkücü Sinan Ateş misali haber için gittiği alandaki parkta ölü bulunan ve ardından sonra yaptığım haberlerimle ödülüne laik görüldüğüm Gazeteci Metin Göktepe'nin Suriye'de öldürülen 2 gazeteci gibi neden, kim tarafından niye, niçin, nasıl, neden öldürüldüğünü soruşturmadığı gibi mi gazetecilik yapılacak ki sorduklarımızı cevaplaması gerekenler olan İdareciler Günüyle aynı güne getirilen Gazeteciler Günü olarak ilan edilen 10 Ocak'ı hak edelim..
Bilmem ama kendi haberini bile yapmayan, günlük değil aylık , yıllık olarakta olsa bir yorum yazsı yazamayanların gazeteci olarak görülüp, kutlandığı her 10 Ocak'ta hatırlanıp, kuru bir mesajla kutlanan yaptığı her haber kendisine kara haber olarak dönen biz gazeteciler günü 10 Ocak mı?..
Ha kuru dedikte cuma mesajları misali erkenden, perşembeden gelen bir mesaj beni ağlanası halimize güldürüp, gözlerimin yaşarmasına sebep oldu.
İşte günlerdir 'İl Başkanı Kim Olacak?' denen İl Başkanı bulmakta zorlana hale düşen AK Parti'de yaşananlar, stres içinde yazımı tamamlarken beni güldüren, halimizi anlatırken gerilen beni kendince iyi tanıyan, sorgulayan biraz değil, bugünlerde bir hayli adı konuşulup, tartışılan gazı tam veren günün ilk mesajı aynen şöyle;
'Benim mesleğine aşık, civa gibi hareketli, işini gerektiği gibi yapan sağcı, solcu ayırımı yapmadan gerektiği yerde gerektiği şekilde yazan, özünde çok iyi ve çok temiz kalpli olan ama bir o kadar da sinir küpü olan, doğrucu başı olduğu için gözünü budaktan esirgemeyip direk o kişinin yüzüne söyleyen ve bu nedenle bazı kişiler tarafından sevilmeyen değerli arkadaşımın, dostumun 10 Ocak Gazeteciler Günü Kutlu Olsun.' şeklindeydi
Bu içten ve samimi mesajıyla kendince beni derleyip, bana not veren ve sanki biz gazetecilerin haline üzüldüğümü hissedip, adeta kendince beni teselli edip, gülümseten bu içten ve samimi mesajı yazan ve günlük gazete aldığını bildiğim dostuma, arkadaşıma, sevdiğime teşekkür ederken ayıp olmazsa 10 Ocak'lar da gelen, gelecek olan mesajları atanlara da bir soru soracağım.
Evet, kuru bir mesaj ile gazeteciler gününü kutlayan siz bugün bir gazete bayisine gidip, günlük bir gazete aldınız mı, 10 gün sonra 20 Ocak'ta 2. kez Oval ofisin penceresinde Suriye ve dünaya ya bakacak olan Trump'un karşısında bacak bacak üstüne atan gazeteci gibi gazeteci bildiklerinizin daha güçlü, daha özgür olması için reklam vermeyi düşündünüz mü?
Cevap, 'evet' ise 85 milyonluk ülkede demokrasinin 4. kuvveti denen basının günlük olarak ancak 800 bin gazetenin satıldığı ve sizin, ülkemin, dünyanın sesi, soluğu, kulağı olan gazetecilerden biri olarak başta günün en güzel mesajını atana ama bir günde bende arayayım, gazeteci kendisini aramadan reklam vereyim, ilan yaptırayım,, gönüllü bir katkı sunayım demezseniz de yine de hepinize teşekkürler..
Fakir Yılmaz