İNSANIN BİLGİYLE YÜZLEŞMESİ 2 bölüm




2'ci Bölüm İNSANIN BİLGİYLE YÜZLEŞMESİ 

*Platon, insanın bilgi severliği yanında, para sever ve güç sever yanınıda işaret eder. Bilgi erdemi simgeler, para ve otoriter güç ise daha çok erdemsizlik üzerine kuruludur. Kötülük iyiliğe göre, bencillik, erdeme göre daha çekici olduğu muhakkaktır. Böylece birincilerin pratikte daima yürürlükte olduğu, ikinciye galip geldiği sosyolojik bir gerçek halini almış bulunuyor. Öyle olmasaydı Kafka'nın ünlü "Değişim" adlı eserinde anlattığı gibi bir aile içinde yaşayan ve ailesi için eve gelir getirirken, rağbet gören, el üstünde tutulan evin biricik oğlu Gregor Samsa bir sabah böceğe dönüşünce kendi ailesi tarafından vurulup ölüme terk edilebilirmiydi? Bu insan oğlunun yarar ve çıkar karşısındaki eylemini simgelemek açısından ibret verici bir örnektir. İngiliz siyaset bilimcisi Thomas Hobbs'un "İnsan insanın kurdudur" deyimini bile gölgede bırakıyor. Böylelikle insanın yararsız bir yaratığa dönüştüğü takdirde kendi kardeşi bile ona düşmandır. Burada kapitalizmin insanı nasıl kirlettiği, insanı kendi beninden kopartıp kişiliğini pazara düşürmesi insanı kum tanesi gibi küçülterek kendiliğinden olan bir şey değildir. Bir kültürün, bir bilginin, bir eğitimin insanı bu dramın batağına gömmüştür.

*Herkes bir şey ister ama bazıları daha fazla ister. Rousseau "İnsan en doğal haliyle insandır" der ve çıplak haliyle doğal insanı toplumsal insanı anlamak için bir başlangıç noktası olarak kabul eder ve çıplak haliyle doğal insanı anlamak için onu bir araç olarak kullanır. Böyle bakınca insan kültürlendikçe, bilgi yüklendikçe yani kısacası sonradan öğrendikçe "insanlıktan çıkar" insanlıktan çıkmanın bugünkü yargılarımızla pozitif ve negatif sonuçları vardır. Diğer bir deyişle insan öğrendikçe insanlığından çıkabileceği gibi daha da insanlaşabilir. Bu bağlamda insanlaşmak ya da insanlıktan çıkmak adeta yarı yarıya insanın elindeyken bir o kadar da elinde olmayan koşulların etkisi altındadır. Herhalde eskiden beri bazı filozofların ve psikologların "insan iyiliklerin ve kötülüklerin toplamıdır" derken vurgulamak istedikleri şey bu olsa gerek. Demek ki, insan okudukça bilgilendikçe kendi içinde bir kişilik çözümlemesi yaşar. Sözgelimi Herman Hesse "Bozkırı Kurdu"nda insanın içinde insanlaşmış yanıyla bir de kurtlaşmış yanı vardır. insanlaştığı zaman kurt yanını, kurtlaştığı zaman insanlaşmış yanını seyrederek hüküm verir, pusuda bekler. Çok az zamanlarda bu iki yanı barışık duruma geldiğinde güç kazanıyor. İnsan kendisini ısıran şeyin sadece kurt olmadığını içinde ayrıca tilki, ejderha, kaplan, maymun ve cennet kuşu da oturduğunu görmüyor. İçindeki gerçek insanın, sahte insan tarafından ezildiğini mahpus tutulduğunu fark edemiyor. İnsanın insanlaşan yanıyla bir de hayvanlaşan yanı vardır. Bu yan kurtsa sorun yaratıyor. Başka (tilki, maymun, balık, yılan, cennet kuşu, kaplan) hayvansa sorun yaratmıyor. Bazen insanların başarıya ulaşmalarına mutlu olmalarına yardımcı bile olabiliyor bu yanları.

*Bugünün insanı korkunç sayılabilecek bir bilgi bombardımanının altında yaşamaktadır. Bugün kendisine verilen bilgi onu tam cezbederken bunun üzerinden belki yirmi dört saat geçmeden yeni bir bilgi önüne sürülerek bir önceki bilginin hiçbir özelliği kalmamaktadır. Böyle hızlı bir bilgi akışı içerisinde İnsan zihni bir çöplüğe dönüşmüştür. Bugünün iletişim aygıtları (televizyon, sinema, müzik, edebiyat) insanın beynine her tür şeyi ekip biçebileceği bir tarla haline dönüştürmüştür. Halbuki gerekli olan nitelikli okumak; insanın içinde geniş bir yer açabilmelidir. Bu açılan yerde oturup derin bir soluk almalıdır. Bu içinde ya açtığı yerde eğer bir su birikintisi varsa, bu birikintinin önünü açıp ırmaklara kavuşmasını sağlamalıdır. Eğer bir yerde gök çökmüşse ellerimizle yukarıya iterek düzeltmek. Okumak insana kendi içinde kendisini görmesine, kendi içinde seyahatlere çıkarmalıdır. Bütün iyi kitapları okumak bu eserlerin yazarı olmuş, geçmiş yüzyılların en değerli insanlarıyla sohbet gibidir.

*Kaliteli okumanın tinsel hayatımıza oynayabileceği hem temel, hem de sınırlı rolünün en güzel özelliklerinden biri budur. Yazarın bilgeliğinin bittiği yerde bizimkinin başladığını çok iyi hissederiz. Bilgi sağlığı açısından insan nasıl bilgisiyle mutlu olabilecek ve bilgi sağlığı bozulan toplum sözcüğü yalnızca tıbbın "Tekelinde olan bir araştırma alanı değil." Ruhbilimin, sosyal psikolojinin, insan bilimlerinin ve felsefenin de ilgi alanıdır. Böylece Nörolojinin, biyolojinin de sorgulayıcı alanına girmektedir. Bilgi kendi başına durduğu sürece ne yararlıdır ne de zararlıdır. "Bilgili olmakda olumlu bir insan özelliğidir." Önemli bir sorunsal olarak nasıl olmalıdır ki bilgi bizi insan gibi insan haline getirecektir?" "Sağlıklı bir insan olmamıza nasıl katkıda bulunacaktır?" Öğrenmeye geçiş yaptığımız zaman yaşamla ilişkimizi olumlu yönde geliştirecek, dirençli, sabırlı, huzurlu olabileceğimiz ve yüzleştiğimiz sorunları yılmadan cesurca üstesinden gelmeye çalışabileceğimiz bilgilerle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? Mesela çokça kitap okumak, çokda bilgi edinmek bunun oburluğuna kendimizi teslim etmek değildir. Edindiğimiz her kitabı okumanın bilgilerimizi eleştirmeden, irdelemeden, onlara seçenekler sunmaya uğraşmadan hayatın neresi aydınlanabilir ki? Yaşadığınız çağda, bilgi sağlığı bozuk insanların hızla çoğaldığı bir zamandayız. Bunu en güzel ifade eden Ahmet İnam'ın şu satırlarıdır:" Bilgi sağlığı bozuk insanlar, kolayca aldatılabilir, yönlendirilip, etki altında bırakılabilir. Bilgi sağlığı bozuk insanlar bilgiyle mutsuz, bilgiyle kaygılı, bilgiyle yılgın, çökkün, sabırsız, kıskanç, kafası karışık, birisiyle zayıf iradeli, bilgiyle mızmız insanlarıdır. Elbette, kibirli bilgiyle kasıntılı, kendini beğenmiş edepsiz, ölçüsüz, dengesiz, bilgiyle kaba küçümseyici insanlar da vardır." Papağanlar gibi bilgiyi körü körüne edinip soru sormayan eleştiri yapmayanlar başarısızdırlar.

Devam edilecek...
Adnan SUR


İmparator Gazetesi Çok okunan Bir Gazete