Hayatta birçok şeye sahip olabilirsin: başarı, para, saygınlık… Ama eğer kendinle barışık değilsen, hiçbirinin tadını çıkaramazsın. Peki, kendinle barışmanın sırrı ne? Cevap basit: iyilikten yana olmak.
İyilik sadece başkalarına uzattığın bir el değil; önce kendine sunduğun bir hediyedir. Kendine haksızlık ettiğinde, başkalarının iyiliğini görmen zorlaşır. Ama kendini olduğun gibi kabul ettiğinde, hayatın her köşesinde güzellikleri fark etmeye başlarsın.
İyiliğin insanı saran o sıcak enerjisi, hem içini hem de etrafını aydınlatır. Birine yardım ettiğinde hissettiğin mutluluğu düşün; o an sadece birine destek olmadın, aynı zamanda kendi ruhunu da besledin. Çünkü iyilik, geri dönen bir bumerang gibidir.
Kendinle barışık olmak, hatalarını kabullenmekle başlar. Kusursuz olmak zorunda değilsin, kimse değil. Önemli olan, hata yaptığında kendine şefkatle yaklaşabilmek ve “Ben yine de iyiyim” diyebilmek. Bu, kendine verdiğin en büyük iyiliklerden biridir.
Unutma, iyilik bulaşıcıdır. Kendinle barışık olursan, bu enerji çevrene de yayılır. Bir gülümseme, bir sıcak söz, küçücük bir yardım… Bunlar belki sana önemsiz görünebilir, ama bir başkasının hayatında büyük fark yaratabilir. Ve sonunda, iyiliği büyütmenin dünyayı güzelleştiren bir döngü olduğunu fark edersin.
O yüzden bugün kendine bir iyilik yap: Kendinle barış. Sev kendini, hatalarınla, zaaflarınla, güçlü yanlarınla. Çünkü sen, iyilikle dolu bir dünyaya açılan en güzel kapısın.
Bir dokunuş, bin ihtişam… Önce kendine, sonra dünyaya.
İyilik, iyidir… Bütün iyi insanlara sevgilerimle
Gülşah YILMAZ